![]() |
Tweet |
MARC CHAGALL..
“Önem bakışında olsun, baktığın şeyde değil.”Andre Gide ne güzel söylemış tam onikiden vurmuyor mu?
Belarus’un masalsı bir şehri olan Vitebsk’de bir Rus Yahudisi olarak doğup büyüyen Ressam Marc Chagall’ın asıl adı Moishe Shagal’dı.
Marc Chagall (d. Moishe Shagal; 6 Temmuz 24 Haziran 1887 - 28 Mart 1985), Belaruslu-Fransız bir sanatçıydı.
Chagall, 1887'de Vitebsk yakınlarında Yahudi bir ailenin dokuz çocuğunun en büyük çocuğu olarak dünyaya geldi, bugün Belarus'ta ama o zamanlar Rusya İmparatorluğu'nun Pale Yerleşim Bölgesi'ndeydi. Birinci Dünya Savaşı'ndan önce Saint Petersburg, Paris ve Berlin arasında seyahat etti. Bu sırada dönemde Doğu Avrupa ve Yahudi folkloruna dair fikirlerine dayanarak kendi modern sanat karışımını ve tarzını yarattı.Rus Millet Meclisi’nde milletvekili olan Vinaver, Chagall’a İtalya veya Fransa’ya giderek öğrenimine devam etmesini teklif etti. Chagall, Paris’i seçti ve 1910 yılında Paris’e gitti. Genç ressam burada mesleği için çok önemli dört yıl geçirdi. Louvre Müzesi ve galerilere yaptığı ziyaretler, Delaunay, La Fresnaye, Modigliani, Canudo, Salmon, Apollinaire ve şair Blaise Cendrars gibi sanatçılarla tanışması, yeni arkadaşlarıyla giriştiği fikir münakaşaları, Chagall’ın şairane dünyasını olgunlaştırdı ve aydınlattı; sanatçının içinde yeni bir heyecan oluşturdu.
Öncü sanat hareketlerinin etkisi altında memleketinin hatıralarına da bağlı kaldı, çeşitli kompozisyonlarda onları canlandırdı: («Ben ve Köyüm» «Evlilik» 1910, «Yedi Parmaklı Kendi Portresi», «Rusya’ya» 1912, «Haham Şehrin Üstünde», «Nişanlıma»). Bağımsızların Sergisi’nde ve Sonbahar Sergisi’nde birçok kez eserlerini sergileyen sanatçı, sanat eserleri satıcısı Walden’den Almanya’da Berlin’deki Sturm Galeri’de büyük bir sergi tertip etmesi teklifini aldı. 1908’den beri yaptığı tabloların büyük bir kısmını kapsayan 1914 yılında açılan sergi, Alman anlatımcılığının doğuşuna büyük ölçüde yardım etti. Ailesini ve Bella Rosenfeld’i özleyen Marc Chagall, sergiden hemen sonra Rusya’ya döndü.
Savaşın çıkması Chagall’m Fransa’ya tekrar gitme fikrini yok etti. 1915 yılında Bella’yla evlendikten sonra yeni bir yaşama başladı. Önceleri Petersburg’da devlet memuru olarak çalıştı; 1917 ihtilalinden sonra Sovyet Hükümeti, onu Vitebsk’te Güzel Sanatlar İşleri Komiseri yaptı. Chagall orada Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’ni kurdu ve buraya müdür oldu. Malevitch ve Kandinsky ile ihtilafları sonucunda Akademi’den uzaklaştırıldı.
"Hayatım" adını verdiği otobiyografisinde çocukluğu ve babası ile ilgili anıları sorulduğunda yıllar sonra o günleri şöyle anlatacaktır: "Babamdaki her şey bana esrarengiz ve hazin görünürdü. Erişilemez bir imge.
Hep yorgun, hep kaygılıydı, sadece gözlerinde tatlı bir yansıma parlardı, grimsi mavi.
Çalışmaktan yağlanıp kirlenmiş, kenarından donuk kırmızı bir mendilin sarktığı geniş cepleri olan elbisesi içinde, uzun boylu ve zayıf, eve dönerdi. Akşam da onunla birlikte içeri girerdi.
Ceplerinden avuç avuç çörekler ve donmuş armutlar çıkarır, kahverengi buruşuk eliyle bize, çocuklarına dağıtırdı. Bunlar ağızlardan, sofrada duran tabaktakilere göre daha fazla tat ve lezzetle, ve daha saydam olarak geçerdi.
Ve babamın ceplerinden armutların ve çöreklerin çıkmadığı bir akşam, bizim için kederli bir akşam olurdu.
Birinci ve İkinci Dünya savaşının ortasında Avrupa’da iç savaş ve kıtlık gibi zor zamanlarla yüzleşmiştir. Rusya’da Yahudilere uygulanan kısıtlamalardan dolayı sanat okulları Yahudilere yasak olduğu için ressam olması herhangi birinden daha zordu, bu yüzden rüşvetle okula girdi. Ardından daha güvende yaşayabilmek için Birinci Dünya Savaşı öncesi Rusya’dan Paris’e taşındı. İsmini burada biraz daha rahat yaşamak için Marc Chagall olarak değiştirdi. Paris, sanatçıyı modern sanatla tanıştıran ve ilham veren bir kent olmuştu. Sanatçının hayatı boyunca deneyimlediği savaşlar, rejim değişiklikleri, ayaklanmalar, onu sürekli farklı ülkelerde farklı kültürlerle yaşamaya itti.
Chagall, müteakip yıllar boyunca birçok hayal kırıklığına uğradı. Memleketinde, muhafazkarlar kadar gençler de kendisini ve eserlerini anlamıyorlardı. Nihayet 1922 yılında yapılan bir davet üzerine bir sergi düzenlemek üzere Berlin’e gitti. Bella ve bir yıl önce doğan küçük kızı Ida ile birlikte bir süre Almanya’da kaldı.
1923’de Paris’e giderek yerleşti. Fransız sanat çevresi içinde ve eski arkadaşlarının yanında, yaşaması için gerekli sevinç ve sükunu buldu. Sanatı, o sıralarda pek dikkati çekmeyen hayalci ve halkçı özellikler gösteriyordu. Çiçek resimleri, Fransa manzaraları çizdi, karısının ve kızının sayısız portrelerini yaptı.
Bu arada Vollard ondan, Gogol’un «Ölü Canlar» ı (1924-1925) ve «Kutsal Kitap» için Ofortlar,» La Fontaine’in Masalları» (1926-27) için de yüz tane guvaş istedi. İlk kez 1917 de katıldığı Bağımsız Ressamlar Sergisi’ne eserlerini vermeye devam etti ve 1924’de Paris’te ilk toplu sergisini açtı.
1930 – 1940 yılları arasında önemli seyahatler yaptı. «Kutsal Kitap» ın resimlerini hazırlamak üzere 1931’de Filistin’e gitti; 1932’de Hollanda’ya 1934’de İspanya’ya 1935’de Polonya’ya 1937’de İtalya’ya giderek bu ülkelerdeki sanat galeri ve müzelerini dolaştı. Bu dönemde yaptığı önemli eserleri «Sirk» (1926), «Gelinin İskemlesi» (1934), «Kemancı» (1939)’dır. 1933’de Basel’deki Kunst Müzesi’nde açılan sergi, sanatçının ününü biraz daha arttırdı. 1939 yılında Carnegie Vakfı ödülünü kazandı.
İkinci Dünya Savaşı’nın patlaması ve Fransa’nın Almanya tarafından işgal edilmesiyle acılı, zor günler başladı. Marc Chagall, 1941 yılı yazında Bella’yla birlikte Amerika’ya gitti. Pierre Matisse’in de yardımıyla burada kendine bir muhit edindi. Ressamın sanatı, Amerika Birleşik Devletleri’nde çok beğenildi; bale dekor ve kostümleri yaptı.
Fakat burada da sanatçıyı acı bir olay bekliyordu. Chagall 2 Eylül 1944’de sevgili karısı Bella’yı kaybetti. Zor ve acılı bir dönemden sonra kendini toparlayabilen Chagall, güçlükle yeniden çalışmaya başladı ve 1948 yılında temelli olarak Fransa’ya döndü.
Savaştan sonraki yıllarda sanatçının birçok sergileri açıldı. Yeni eser siparişleri aldı. 1950 yılında Picasso, Matisse ve daha birçok sanatçının sevdiği bir Akdeniz bölgesi olan Vence’e yerleşti. Vallauris’de seramik çalışmalarına başladı.
1952’de Vava Brodsky ile ikinci evliliğini yaptı; karısı ile birlikte birçok kez Yunanistan ve İtalya’ya gitti, sanatçı yaşlılığında da durmak dinlenmek bilmedi. Daha önce Rusya ve Amerika’da da başarılı tiyatro dekor çalışmaları yapmış olan Marc Chagall, Paris Operası’ndaki «Daphnis ve Chloe» bale temsilinin dekorlariyle kostümleri yaptı. Metz Katedrali’nin vitrayları, Kudüs Sinagogu için vitraylar, Paris Operası’nın tavan resimleri (1964) sanatçının son başarılı yapıtlarındandır. Sanatçının Fransız Devleti’ne verdiği resimleri koymak üzere 1966 yılında Fransa’nm Nis (Nice) Şehrinde bir resim galerisi inşa edilmiştir.
"Sanat eleştirmeni Robert Hughes, Chagall'dan "yirminci yüzyılın en iyi Yahudi sanatçısı" olarak bahsetti. Sanat tarihçisi Michael J. Lewis'e göre Chagall, "Avrupalı modernistlerin ilk neslinden hayatta kalan son kişi" olarak görülüyordu."
Pablo Picasso 1950'lerde "Matisse öldüğünde" demişti, "Rengin gerçekte ne olduğunu anlayan tek ressam Chagall olacak."