Bugun...


SALİHA ÜNAL

facebook-paylas
KARİYE'DE BİR GÜN BİN GÜN OLUR
Tarih: 11-05-2024 10:54:00 Güncelleme: 11-05-2024 10:54:00


KARİYE'DE BİR GÜN BİN GÜN OLUR

"....Sizin de kendinizi tarihin içinde kaybettiğiniz ya da içinde kaybolduğunuz yerler var mı?

Bilerek isteyerek kaybolduğunuz.

Aklınıza, kalbinize, ruhunuza iyi gelen yerler bilir misiniz?

Hiçliği yaşadığınız, bunca kirin pasın içinden sıyrılıp da arındığınız mekanlardan söz ediyorum.

Ruhunuzu besleyen, yokluğunuzun ne kadar gerçek olduğunu yüzünüze vuran, bazan varlığınızı  haykıran, bazen mutlulukla içinizi kanatlandıran  ölümsüzlük hissi yaratan...

Yeniden de başlanabilir dedirten, yeniden de yaşanabilir dedirten.. Avare geçen günlerin köşesinden çıkıp gidersiniz bohçanıza aklınızı alıp..

Kariye Müzesi gibi!

Ve..Kariye'nin  yüzüne bakarsınız bazan yüzü çiçeklenmiş bahardır bazan hüzünlü kış sabahıdır.. Kariye' nin elleri  vardır yüreğinize dokunur, soru soran dilleri vardır duyabilirseniz.. Sorar size yüzyıların hesabını sorar..Bir de anlamlandıramayıp sadece hissettiklerinizi fısıldar kulağınıza.... Kariye de bir gün bin gün gibidir ve muhteşem mozaiklere dokunmak  istersiniz, tarihin sağanağında ıslanmak, ağır ağır yürümek, demlenmek..

Şaheserlerin içinden geçersiniz ruhunuzdaki pasları tek tek siler Kariye temizler sizi.."

"Kariye Müzesi, Edirnekapı’nın Haliç’e bakan yamacında bulunmaktadır. Adı Yunanca “taşra” anlamına gelen “Khora”dan gelmektedir zira bu ad Türkçe’de “köy” anlamına gelen “Kariye”ye dönüşmüştür. Ancak “Khora” adının Tanrı’nın sonsuz-sınırsız varlığını ifade eden bir sözcük olduğu da öne sürülmüştür. Khora Manastırı ve Kilisesi’nin İmparator Iustinianos tarafından VI. yüzyılda kurulduğu söylenir ancak bu bilgi kesin değildir. Yapı İstanbul’un fethi sonrasında camiye dönüştürülmüş ve “Kenise (Kilise) Camii” adını almıştır. 1948’de ise müze haline getirilmiştir."

Kaynak:

Semavi Eyice, “Kariye Camii”, DİA, c. 24.

Kariye Camii veya eskiden Azize Kurtarıcı Hora Kilisesi, İstanbul'un Fatih ilçesinin Edirnekapı semtinde yer alan bir cami, eski Orta Çağ Rum Ortodoks kilisesi ve müze.

Kariye, Yunanca kent dışı ya da kırsal alan anlamına gelen ''Khora'' isminden gelmektedir. Sanatsal, mimari, dini, tarihi önemi ve özellikleriyle İstanbul’un simge yapılarından biri olan Kariye, 6. yüzyıla kadar uzanan bir tarihi geçmişe sahip. Doğu Roma yada Bizans olarak da bilinen adıyla  döneminde saray kilisesi ve şapel olarak kullanılan ve tarihe meydan okurcasına ayakta durmayı başarmış enfes yapılar arasında bir inci tanesi. Çok katmanlı yapısı ile İstanbul’un tarihi ve kültürel zenginliğinin bir parçası olan Kariye, mimari üslubu, mekan tasarımı, boyutları, mozaik, fresk gibi bezeme öğeleri ve çeşitli dönem ekleriyle eşsiz bir tarihi belge niteliği taşımaktadır. Sadece İstanbul’daki değil son dönem Doğu Roma sanatının, tüm dünyadaki en zengin ve ayakta kalabilen, örneklerinden birini teşkil etmektedir. Anlayacağınız üzere çok kıymetli.

 

Kariye  isminin nereden geldiği kesin olarak bilinmemekle birlikte yaygın iki görüş vardır. Bu iki görüşte temelde Kariye kelimesine verilen anlamların yapı ile uyumlu olmasıyla ilgilidir.

İlk görüş kelimeye yüklenen mistik anlamın mâbed’in “Soteros” yani kurtarıcı Îsâ’ya adanması bir tutarlılık göstermesine dayanıyor. Khora sıfatı her türlü çerçeveyi aşan bir âlemi belirtmektedir. O dönemde Tanrı’nın sınırsızlığını ifade eden tarifler Îsâ ile Meryem’e de yakıştırılmıştır. Bu sebeple yapının içindeki İsâ ve Meryem’i tasvir eden mozaiklerin her ikisinde de İsâ ve Meryem’in adları ile birlikte “Khora” kelimesi yazılmıştır.

Diğer görüş yapıya Konstantin surlarının dışında yer aldığından dolayı kır anlamında “Khora” adının verildiğidir. Khora kelime olarak bir yerleşim yerinin dışını, taşrayı ifade etmektedir.  Yapı beşinci yüzyılda Theodosius surlarının yapılmasına kadar kent duvarlarının dışındaydı.

‍Hristiyanlığın erken dönemlerinde inşa edildiği düşünülen kilise, çok kez  yeniliğe ve değişime uğramıştır.

Yapının ilk inşa tarihi 6.yüzyıla dek gitmektedir. Harabe halindeki bu yer 536 yılında İmparator İustinianus tarafından yeniden yaptırılmıştır.

Kesin olarak ispatlanamayan bir iddiaya göre manastır, Theodoros tarafından yaptırılmaya başlanmış fakat depremin etkisiyle yıkıldığı için bu yere imparator tarafından daha büyük bir manastır yaptırılmıştır. Yapılan araştırmalar sonucunda kilisenin 5 ayrı yapım süreci olduğu tahmin edilmektedir.

İlk büyük müdahale manastırın başrahibi olan Mikhael Synkellos (814-846) tarafından yapılmış, manastır yeni baştan inşa edilmiş ve büyütülmüştür.

11.yüzyılın son çeyreğinde neredeyse yıkılmış olan manastırın üzerine, İmparator I.Aleksios Komnenos’un kayınvalidesi Maria Doukaina tarafından yeni bir kilise inşa ettirilmiştir. 1120 yılına gelindiğinde bilinmeyen bir sebepten ötürü büyük bir inşa faaliyeti gerekmiş, I.Aleksios’un oğlu İsaakios Kommenos, manastırı neredeyse baştan inşa ettirmiştir. Son yapım evresi 1316 yılında gerçekleşen manastırın restorasyonu için atanan Theodoros Metokhites, kapsamlı bir restorasyon yapıp “Büyük Logothetes” (Baş Hazinedar) unvanıyla onurlandırılmıştır. Var olan yapı yapıya iç ve dış narteks ile şapel ilave ettirmiş, bu kısımların içini ise mozaik ve fresklerle süsletmiştir.

“Kenise (Kilise) Camii” olarak anılan yapıdaki mozaik ve freskler ise korunmuştur.

17.yüzyılda Evliya Çelebi, Kariye Camii’nden “evvelce bir sanatlı kilise” diye bahsetmiştir.

Bunun sebebi herhalde kilisenin zengin süslemeleridir. Zemin ve duvarlardaki mermer kaplamalar zengin ve çarpıcı olsa da mozaikler ve freskler kadar ziyaretçilerin dikkatini çekmemektedir. Marmara mermerinin yanı sıra Yunanistan Eğriboz Adası ile Afyon ve Kuzey Afrika bölgelerinden getirtilen renkli mermerler kullanılarak mimari ögeler dekore edilmiş, mermerlerden zengin şekiller ve motifler oluşturulmuştur.

 

Fatih Sultan Mehmet’in 1453 yılında İstanbul'u fethi sırasında  hiçbir zarar görmeyip uzunca bir süre kilise olarak kullanılmaya devam etmiş, Sultan II. Bayezid devrinde camiye çevrilmiş; camiye çevrildiği dönemde pencereleri büyük ölçüde kapatılmış,  mihrap eklenmiş,  lahitler kaldırılmış, mozaiklerin üstü  sıva ile örtülmüş; 1945 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile  müze hüviyeti kazandığında ise  mozaiklerin üstündeki sıvalar kazınarak mümkün olduğunca kurtarılmaya çalışılmıştır. 

Müzenin içinde yer alan mozaik ve freskler muhteşem  birer sanat eseri olmaları dışında, Hristiyan dini ve  tarihi hakkında apokriflere dayanan bilgiler aktarmaları nedeniyle de son derece değerlidir.

Muhteşem mozaikleriyle ünlenen Kariye ilk olarak, Chora Manastır Kilisesi'nin bânisi Theodoros Metokhites'in siyasi, entelektüel ve kültürel kimliği üzerinde durulmaktadır.

Mozaik ve freskler

Dış narteks kiliseye giriş bölümüdür. İç nartekse açılan ana kapının üstünde Pantokrator mozaiği yer alır.

1-Pantokrator İsa: Girişte ilk karşımıza çıkan mozaik iç narteks kapısı üzerindeki lunette yer almaktadır. Bu tasvirde İsa sol eli kutsal kitabı tutarken, sağ eli ile de takdis işareti yapmaktadır. Bu sahne “Kainatın Efendisi” görünümündeki  İsa’nın yüceliğini ve tanrısallığını anlatmaktadır. İsa’nın başının iki yanında “Hazreti İsa , yaşamın mekanı”  ve “Khora” yazılıdır. Bu yazı ile İsa’nın İncil’de belirtilen bir özelliği ile kilisenin adı birleştirilmiştir. Sanatçı ince bir uslupla işlediği bu sahnede İsa’nın yüzündeki kırmızılığı bile detaylandırmış, sağ kulağı yukarıda yapmış, bu sayede tasvire insani değerler katmıştır. Seçilmiş kişiler başlarında sadece bir hale ile betimlenirken İsa’nın halesinin içinde hep haç yer almaktadır.

2- Dua Eden Meryem Ana ve Melekler: Ana girişin üst kemerinde, Bakire Meryem, Blachernitissa tipinde tasvir edilmiştir. Merkezde Meryem, kollarını iki yana doğru açmış, dua eder (orans) vaziyettedir. Meryem’in bu duruşunun ilk örneği Blakhernai Sarayında görülen bir ikonaya aittir.

Meryem’in göğsünde madalyon içinde Çocuk İsa tasvir edilmiştir. Bu tip, Meryem’in bağrının evrenden daha büyük olduğunu sembolize etmektedir. Tonozun kenarlarına güzel bir ustalıkla yerleştirilen iki melek tasviri görülmektedir. Mozaik Tasvirde Meryem’in etrafında “Tanrı Anası, hiçbir yere sığmayanın mekanı” ile “Khora” kelimesi yazılıdır.

3- Kurucunun İthaf Mozaiği: Ana mekanın giriş kapısının dış kısmının üstünde bir taht üzerinde oturur vaziyette İsa’ya, kilisenin inşasını tamamlayıp, içini mozaik ve fresklerle bezeyen Theodoros Metokhites’in kilisenin maketini sunduğu sahne yer alır. Resmi kıyafetleri kabbadion ve skiadion içinde, kavuk şeklindeki başlığı ile ilginç bir görünüme sahip olan Genel Hazine sorumlusu Theodoros Metokhites’in arka kısmında “kurucu, hazinenin görevlisi Theodoros Metokhites”yazısı bulunmaktadır. İsa’nın iki yanında ise “İsa Mesih, yaşayanların yeri” yazılıdır.

4- Havari Aziz Petros’un Mozaik Tasviri: Naosa geçiş kapısı sol panoda, boydan gösterilmiş ve İsa’ya ilk inananlardan olan Aziz Petrus, sağ elinde bir yazı rulosunu tutarken, diğer eli ile de cennetin anahtarlarını tutarken betimlenmiştir. Başının iki yanında adı yazılıdır.

5- Havari Aziz Pavlos’un Mozaik Tasviri: Naosa geçiş kapısı, sağ panoda Tarsus’lu Havari Aziz Pavlos, ayakta cepheden gösterilmiştir. Sol elinde kutsal kitabı tutarken, diğer eli ile takdis işareti yapmaktadır. Başının iki yanında adı yazılıdır. İmparator Neron döneminde Roma’ya gelmiş ve İsa’nın adını andığı için başı kesilerek öldürülmüştür.

6- Khalke İsa’sı ve Meryem Ana Panosu: İç narteks güney  kanadı, doğu lunet duvarını  kaplayan mozaik tasvirde Kariye’nin Deesis sahnesi işlenmiştir. Burada ayakta duran Tanrı Anası Meryem insanların günahlarından arınması için üzgün bir şekilde dua ederken ayakta olan İsa’nın sağında betimlenmiştir. Bu sahne Büyük Sarayın giriş kapısındaki tunç kapı “Khalke Kapısı” üzerindeki sahne ile benzerliğinden dolayı bu isimle anılmıştır. Meryem’in eteğinin yanında Prens İsaak Komnenos, sağ tarafta ise rahibe kıyafetleri içinde  prenses Maria Palaiologos diz çökmüş dua eder vaziyette tasvir edilmişlerdir. Muhtemelen bu mozaik pano 12. yy. ve 14. yy’larda kiliseye hizmette bulunan, yapının tamirini yaptıran kişilere ait olmalıdır. İmparator VIII.Mikhael Palaiologos’un kızı olan Maria, 1265 yılında Moğol Hanı Hülagü’ye eş olarak Karakurum’a gönderilmiş, ancak Karakurum’a varamadan Hülagü Han ölmüş, Maria  onun oğlu Abaka Han ile evlenmiştir. Bu evlilik nedeniyle Moğolların Maria’sı diye anılmaktadır. Rahibe olduktan sonra Melane adını almıştır.

Prenses Maria’nın Moğol’lara gelin gitmesi, İsaak Komnenos’un da mezar yerini Trakya’daki Kosmosoteriya’da hazırlatması nedeniyle her ikisinin de Kariye’de gömülme arzuları gerçekleşmemiştir.

Kariye Müzesi'ndeki mozaik ve freskler, Bizans resim sanatının son dönemine, XIV. yüzyıla tarihlenen en güzel örnekler. Dış nartekste İsa'nın hayatı, iç nartekste ise Meryem'in hayatını anlatan mozaikler bulunuyor. Mozaiklerde derinlik fikri ve figürlerdeki hareketli üslup, daha Ortaçağ'da Rönesans dönemini haber veren üstün bir sanatsal değer taşıyor.





FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI