Bugun...



TANTALOS EFSANESİ..

Anadolu’nun Mitolojik Kralı Tantalos..

facebook-paylas
Tarih: 11-05-2025 20:05

TANTALOS  EFSANESİ..

TANTALOS  EFSANESİ..

Anadolu’nun Mitolojik Kralı Tantalos..

Efsaneye göre, Tantalos’un babası, Zeus ya da Tmolos Dağı’na adını veren tanrı Tmolos’tur. Annesi Lydia kraliçesi Omphale’dir. Ana tanrıça Kypala ile de ilişkilendirilen Sipylos yöresinin kralı ve Akha kral soyunun atası olan Pelops’un babasıdır.

“Derler ki;

tanrıların başa sardığı hiçbir kötülük,

hiçbir bela ve hiçbir dert yokmuş

insan doğasının katlanamayacağı.

İşte söylentiye göre,

soyu Zeus’a kadar uzanan

kutsanmış Tantalos’un – ki kötü kaderiyle

alay etmiyorum- başının üzerinde ödünü

koparan koca bir kaya asılı dururmuş.

Derler ki;

ölümlüyken eşitleriymiş gibi tanrıların sofrasına

davet edildiği halde, kötü bir hastalık olan

diline hakim olamama illeti yüzünden çekermiş

bu cezayı.”

Orestes, Euripides

Tantalos Efsanesi, bir ölümlünün tanrıların lütfunu kibri yüzünden kaybedişini anlatan, tartışmasız en iyi temsillerden biridir. Zengin bir kral ve ilahi ebeveynleri olmasına rağmen, büyük şair Pindaros’un dediği gibi “büyük refahı hazmedemedi”. Nedeni ne olursa olsun tanrıları sınamaya ve onlara meydan okumaya karar verdi, sonuç olarak da ebedi ceza ile lanetledi.

Tantalos, Yunan efsanesinde tanrıların dostu olup, daha sonra onların iyiliğini suistimal ettiği için cezalandırılmıştır.

“Tantalos’u da gördüm, korkunç işkenceler çekerken:

Duruyordu bir gölün içinde, ayakta,

yüksele yüksele çıkıyordu su çenesine kadar,

ama içmek için davrandı mıydı, damlasını alamıyordu suyun,

ihtiyar adam eğiliyor, eğiliyor, eğiliyordu,

su da çekiliyor, çekiliyor, yok oluyordu emen toprakta,

ve bir çamur peyda oluyordu ayaklarının dibinde,

kapkara, o saat bir tanrı kurutuveriyordu gölü.

Yemişler sarkıyordu başının üstünde dallı hudaklı ağaçlardan

armutlar, narlar, pırıl pırıl elmalar,

ballı incirler, tombul zeytinler sarkıyordu,

ama ihtiyar adam, koparayım diye ellerini uzattı mıydı,

bir yel geliyor, savuruyordu onları kara bulutlara.“

Odysseia, Homeros

"ve soylu çocukların öldürülerek

iğrenç sofralara yemek diye

sunulması yüzünden Tantalos’un

soyu büyük bir lanetle lanetlendi.”

Orestes, Euripides

“Çenesine kadar suyun içindeydi ancak içmek için her eğildiğinde sular daha da aşağı çekilmekteydi, sanki içinde yaşadığı göl bir yudum suyu çok görmekteydi ona. Bir damla su için yerle bütünleştiğinde ise ayaklarının dibinde kurumuş bir göl ve çamurlu bir topraktan başka bir şey kalmamaktaydı. Kafasının üzerindeki verimli dallardan pırıl pırıl elmalar, ballı incirler, tombul zeytinler sarkmaktaydı ancak yaşlı adam meyvelere elini her uzattığında rüzgâr sertçe dalları ondan uzağa itmekte, bulutlara doğru savurmaktaydı. Umutsuz çabalarının değişmeyen sebebi olan açlık ve susuzluk içerisinde, sonsuza dek çaresizce beklemek onun lanetiydi” (akt. Erhat, 1996).

Gazaba gelen Zeus,Tantalos adını taşıyan kenti depremle yıktı.

Strabon, Spilos’un (dağ mı kent mi belli değil), Tantalos zamanında bir zelzele ile harap olduğunu ve Tantalos’la Pelops’un madenlerden çıkartılma servetlerinin yok olduğunu, bataklıklardan göller oluştuğunu yazar.

Plinius, Maionia’nın merkezinin Sipilon olduğunu, burasının adının eskiden Tantalis olduğunu, onun yerinde şimdi bir göl görüldüğünü, gölün adının Sale olduğunu ileri sürer. Aynı Pilinus, Sipilon kentinin yerine birbiri ardınca Akriyopolis, Kolpe, Lebade adlarında üç kent kurulduğunu, ama bunların da yıkıldıklarını kaydeder” (H. B., Sonsuzluk Sessiz Büyür, s. 34)Gazaba gelen Zeus,Tantalos adını taşıyan kenti depremle yıktı.

“Strabon, Spilos’un (dağ mı kent mi belli değil), Tantalos zamanında bir zelzele ile harap olduğunu ve Tantalos’la Pelops’un madenlerden çıkartılma servetlerinin yok olduğunu, bataklıklardan göller oluştuğunu yazar.

Plinius, Maionia’nın merkezinin Sipilon olduğunu, burasının adının eskiden Tantalis olduğunu, onun yerinde şimdi bir göl görüldüğünü, gölün adının Sale olduğunu ileri sürer. Aynı Pilinus, Sipilon kentinin yerine birbiri ardınca Akriyopolis, Kolpe, Lebade adlarında üç kent kurulduğunu, ama bunların da yıkıldıklarını kaydeder” (H. B., Sonsuzluk Sessiz Büyür, s. 34)

Antik kaynaklar, Tantalos’un memleketi hakkında çeşitli rivayetlerde bulunurlar. Çoğuna göre krallığı bugün Türkiye’de bulunan Lidya’da Sipylos Dağı’ndadır. Bazıları yine Türkiye’de bulunan Frigya ya da Paflagonya olduğunu ileri sürerler. Ancak bazıları Yunanistan’da bulunan Argos ya da Korinth şehirlerinin Tantalos’un ülkesi olduğu konusunda fikir birliğindedir.

Tantalos’un babası ya Zeus’tur ya da bir dağ-tanrı olan Tmolos’tur. Annesi ise bilinen çoğu kaynağa göre peri Pluto’dur.

Karısı birçok anlatıya göre titan Atlas’ın kızı Dione iken, bazıları Paktalos nehrinin kızı Euryanassa, Ksanthos nehrinin kızı Eurythemista ya da Amphidamantes’in kızı Clytia olduğunu söyler.

Çoğunlukla Peloponez’e adını veren Pelops’un babası olarak bilinir. Ayrıca avcı Broteas ve Niobe’nin de babası olduğunu söylerler. Niobe de tıpkı babası gibi tanrılara karşı beslediği kibir yüzünden cezalandırılmıştır.

Farklı kaynaklar, Tantalos’un suçu ve cezası hakkında değişik hikayeler anlatırlar. Her durumda, Tantalos zengin bir kraldır ve ilahi ebeveynlere sahiptir. Bu yüzden tanrıların sofrasında yiyip içebilen tek ölümlüdür. Tantalos’un cezalandırılmasının sebebi olarak beş farklı hikaye öne sürülür.

1- Oğlu Pelops’u Pişirir

En bilinen versiyona göre, Tantalos, tanrıların her şeyi bilip bilmediğini test etmeye karar verir. Bu yüzden oğlu Pelops’u öldürüp pişirir ve tanrılara yemek olarak sunar. Böylece tanrıların kendilerine insan eti sunulduğunu fark edip edemeyeceklerini merak eder.

Yemek esnasında kızı Persephone’u yeni yitirmiş olan Demeter, dalgınlıkla yemekten bir lokma alır. Ancak diğer tanrılar, Tantalos’un ne yaptığını hemen fark ederler. Bu yüzden onu Tartaros’a atarlar ve oğlu Pelops’u diriltirler. Demeter, yanlışlıkla Pelops’un kolunu ya da omzunun bir kısmını yediği için, bu uzvu fildişi ile tamamlarlar. Bu hikaye, Lykaon miti ile paralellik gösterir. Lykaon da kendisini ziyaret eden insan kılığındaki Zeus’u test etmek için oğlunu öldürerek etini sunmuştur ve kurt-adama dönüşerek cezalandırılmıştır.

“ve soylu çocukların öldürülerek

iğrenç sofralara yemek diye

sunulması yüzünden Tantalos’un

soyu büyük bir lanetle lanetlendi.”

Orestes, Euripides

“Tantalos’un ve Atlas’ın kızı Dione’nin oğlu Pelops, tanrıların bir şöleninde Tantalos tarafından öldürülüp kesildiğinde, Ceres onun kolunu yedi, ama tanrıların iradesiyle ona yeniden hayat verildi. Diğer uzuvları eskiden olduğu gibi birleştirildi ama omzu tam değildi, Ceres onun yerine fildişinden bir omuz taktı.“

Hyginus, Fabulae – 83

2- Nektar ve Ambrosia’yı Çalar

Mitin bazı versiyonlarına göre, Tantalos tanrılardan nektar ve ambrosia’yı çalarak ölümlü arkadaşları ile paylaşmıştır. Nektar ve ambrosia, tanrıların yemeğidir ve onların ölümsüz olmasını sağlar.

Bu versiyon, Prometheus’un öyküsünü anımsatır. Prometheus da tanrılardan ateşi çalıp insanlara verdiği için sonsuz işkencelere mahkum edilmiştir.

“Bazıları onun Tanrıların gizemlerini boşboğazlık ederek insanlara söylediği, ambrosia’yı arkadaşları ile paylaşmaya kalkıştığı için bu cezanın verildiğini söylerler.”

Pseudo Apollodoros

“Ama sen ortadan kaybolduğunda herkes seni annene geri götürmek için arayıp durdu, kıskanç bir komşu hemen fısıldadı: Ateşin üzerinde kaynayan suyun içine seni bıçakla lime lime doğramışlar  ve son yemekte masadakiler arasında paylaştırıp etini yemişler. Benim için kutsanmış tanrılardan birine obur demek imkânsızdır. Bundan uzak duruyorum. Bundan uzak duruyorum. Kötülük konuşanların kaderi genellikle kârsızdır. Gerçekten de Olimpos’un koruyucuları ölümlü bir adamı onurlandırmışlarsa, bu adam Tantalos’tur. Ama büyük refahını sindiremedi ve açgözlülüğü yüzünden Baba’nın üzerine astığı devasa bir taş olan yıkıma uğradı. Her zaman onu başından atmak için can atar, şenliğin mutluluğundan uzakta yaşar. Hiç bitmeyen bir çaba içinde çaresiz bir yaşamı vardır, diğer üçünden sonra dördüncü bir eziyettir, çünkü tanrılardan onu ölümsüz kıldıkları nektar ve ambrosia’yı çalmış ve onları içki arkadaşlarına vermiştir. Eğer bir kimse yaptığı şeyin bir tanrının gözünden kaçacağını sanıyorsa, yanılıyor demektir.  Bu yüzden ölümsüzler, Tantalos’un oğlunu, lanetlenmiş insan ırkına geri gönderdiler.”

Pindaros, Olympian Ode 1.98.

Bazıları onun Tanrıların gizemlerini boşboğazlık ederek insanlara söylediği, ambrosia’yı arkadaşları ile paylaşmaya kalkıştığı için bu cezanın verildiğini söylerler.

3- Tanrıların Sırrını Açığa Çıkarır

Antik çağda oldukça yaygın olan bir başka rivayete göre Tantalos, tanrılarla yemek yerken onlarla ilgili bazı sırlara ve kozmosla ilgili planlarına kulak misafiri olmuştur. Ne yazık ki, bu bilgileri aptalca diğer ölümlülere açıklamıştır. (Sırların tam niteliği, görünüşe göre Tantalus’tan daha sağduyulu olan antik kaynaklar tarafından bildirilmemiştir). İşte bu yüzden Tantalos cezalandırılmıştır.

Tantalos Zeus’un oğluydu ve Asya’nın bugün Paflagonya olarak adlandırılan bölgesinde yaşadı, olağanüstü bir zenginliğe ve üne sahipti. Babası Zeus’tan gelen soylu soyu nedeniyle, insanların söylediği gibi, tanrıların çok özel bir dostu oldu.Ancak daha sonra, sahip olduğu iyi talihi sıradan bir insan gibi karşılamadı ve tanrılarla ortak sofraya ve onların tüm samimi sohbetlerine katıldığı için, ölümsüzler arasında ifşa edilmemesi gereken olayları insanlara duyurdu. Bu nedenle henüz hayattayken cezalandırıldı ve ölümünden sonra, efsanelerde anlatıldığı gibi, Hades’te dinsizler arasında derecelendirilerek ebedi cezaya mahkum edildi.

“Jüpiter planlarını Tantalus’a anlatmaya ve onu tanrıların ziyafetlerine kabul etmeye alışkındı, ama Tantalus planları insanlara bildirdi. Bu yüzden Ölüler Ülkesi’nde beline kadar suyun içinde durduğu, ama her zaman susadığı ve su içmek istediğinde suyun çekildiği söylenir. Elmalar da başının üzerinde asılı durur ve onları toplamak istediğinde, rüzgarın hareket ettirdiği dallar geri çekilir. Kocaman bir taş da başının üzerinde asılı durur ve sürekli üzerine düşeceğinden korkar.”

Hyginus, Fabulae

“Kutsanmış Tantalos -ki şimdi onun talihsizliğiyle alay etmiyorum- Zeus’un oğlu olduğu söylenen Tantalos kafasının üzerinde sallanan kayaya bakarak havada asılı kalır; derler ki bu cezayı, bir insan olmasına rağmen tanrılar tarafından onlardan biri gibi şölenlerinin onurunu paylaşmaya davet edildiğinde ağzını tutamayarak sergilediği utanç verici zayıflık nedeniyle öder.”

Olympian Ode, Pindaros

4- Tanrılar Gibi Yaşamak İster

Troya’da savaşan Yunan krallarının dönüş yolculuklarını anlatan M.Ö. 6. yüzyıla ait bir destan olan Nostoi‘nin parça parça kalıntılarından farklı bir versiyon bilinmektedir. Bu anlatıda Tantalos, Zeus’tan bir tanrı gibi yaşamasına izin verilmesini istemiştir. Zeus bu dileği yerine getirmiş, ancak Tantalos’un kibrini de görmezden gelmemiştir: Bu yüzden Tantalos bir tanrı gibi yaşamasına rağmen Zeus onu başının üzerinde sürekli büyük bir taş sallandırarak cezalandırmıştır. Tantalos böylece servetinin tadını çıkaramamıştır.

5- Zeus’un Köpeğini Çalar

Tantalos’un suçunun, muhtemelen Lidya’daki Sipylus Dağı‘nda Tantalos’a ait olduğu iddia edilen mezarla ilgili yerel geleneklerle bağlantılı bir başka versiyonu daha vardır. Bu kez, Tantalos’un arkadaşı Pandareus’un Zeus’un bekçi köpeğini nasıl çaldığı ve onu saklaması için Tantalos’a verdiği anlatılır. Ancak Zeus köpeği geri almaya çalıştığında (çoğu kaynak Hermes‘i gönderdiğini belirtir), Tantalos köpeğin kendisinde olmadığına dair yemin eder. Bu yalancı şahitliğin cezası olarak Zeus Tantalos’u öldürüp diri diri Sipylus Dağı’nın altına gömer.

“Pelops ve Tantalos’un bir zamanlar ülkemde yaşadığına dair kanıtlar günümüze kadar ulaşmıştır. Tantalos’un adını taşıyan bir göl ve ünlü bir mezar vardır ve Sipylus Dağı’nın zirvesinde, Anne Plastene tapınağının ötesinde Pelops’un bir tahtı vardır. Hermus nehrini geçerseniz, Temnus’ta canlı bir mersin ağacından yapılmış bir Afrodit heykeli görürsünüz. Pelops’un tanrıçaya yakarırken ve Hippodameia’yı gelini olarak isterken bu tahtı ona adadığı bizim inancımızda bir söylentidir.”

Pausanias, Hellas’ın Tasviri

“Kronos’tan korkan Rhea, Zeus’u Girit mağarasına sakladığında, bir keçinin memesi Zeus’un karnını doyurdu. Rhea’nın isteğiyle altın bir köpek keçiyi koruyordu. Zeus Titanları kovup Kronos’u güçten yoksun bıraktıktan sonra keçiyi ölümsüz kılmıştır. Bugüne kadar yıldızların arasında onun bir temsili vardır. Altın köpeğe Girit’teki bu kutsal yeri korumasını emretmişti. Merops oğlu Pandareus köpeği çaldı ve Sipylus Dağı’na götürdü. Onu koruması için Zeus ve Pluto’nun oğlu Tantalos’a verdi. Bir süre sonra Pandareus Sipylus Dağı’na gitti ve köpeği istedi. Tantalos onu hiç almadığına yemin etti. Zeus onu cezalandırmak için Pandareus’u durduğu yerde bir kayaya dönüştürdü. Tantalos’u da yemininden döndüğü için bir yıldırımla yere serdi ve Sipylus Dağı’nı onun başına dikti.”

Antoninus Liberalis, Metamorfozlar

Tantalos’un cezası da tıpkı işlediği suç gibi kaynaktan kaynağa değişir. En bilinen ve aynı zamanda en eski versiyonlarından biri Homeros’un Odysseia Destanı’nda anlattığıdır. Odysseia’ya göre, Odysseus yeraltı dünyasını ziyaret ettiğinde Tantalos’un ebedi cezasını görür. Tantalos’un acımasız bir şekilde yemek ve içecekten ebediyen yoksun bırakıldığını anlatır. Tantalos bir gölün içinde ayakta durur ve ne zaman su içmek istese, su toprağa çekilir. Ne zaman üzerinden sarkan yemişlere uzanmak istese, bir rüzgar yemişleri uzağa savurur. Bu yüzden sonsuz bir açlığın işkencesini çeker.

“Tantalos’u da gördüm, korkunç işkenceler çekerken:

Duruyordu bir gölün içinde, ayakta,

yüksele yüksele çıkıyordu su çenesine kadar,

ama içmek için davrandı mıydı, damlasını alamıyordu suyun,

ihtiyar adam eğiliyor, eğiliyor, eğiliyordu,

su da çekiliyor, çekiliyor, yok oluyordu emen toprakta,

ve bir çamur peyda oluyordu ayaklarının dibinde,

kapkara, o saat bir tanrı kurutuveriyordu gölü.

Yemişler sarkıyordu başının üstünde dallı hudaklı ağaçlardan

armutlar, narlar, pırıl pırıl elmalar,

ballı incirler, tombul zeytinler sarkıyordu,

ama ihtiyar adam, koparayım diye ellerini uzattı mıydı,

bir yel geliyor, savuruyordu onları kara bulutlara.“

Odysseia, Homeros

Diğer kaynaklara göre, Tantalos’un cezası başının üzerinde sürekli korku uyandıran bir taşın sonsuza dek asılı kalmasıydı. Daha sonraki bazı kaynaklar bu iki rivayeti birleştirmiştir: Onlara göre Tantalos, meyvelerini yiyemediği ağaçlarla çevrili, suyunu içemediği bir gölde debelenirken başının üzerinde bir taş asılı duruyordu.

“Olympos’tan kopup

gökle yeryüzü arasında

asılı durarak bağlandığı

altın zincirlerin ucunda sallanan

Tantalos’un kayası olsaydım.”

Orestes, Euripides

“Böyle şeyler söyleyen ve sözleriyle

lirinin teline vuran Orpheus’a

gözyaşı döküyordu kansız ruhlar: Tantalos geri çekilen

suyu yakalamaya çalışmadı”

Ovidius, Metamorfozlar X.Kitap 40

“Jove ve Pluto’nun oğlu Tantalus, Dione’den Pelops’u doğurdu. Jüpiter planlarını Tantalus’a anlatmaya ve onu tanrıların ziyafetlerine kabul etmeye alışkındı, ama Tantalus planları insanlara bildirdi. Bu yüzden Ölüler Ülkesi’nde beline kadar suyun içinde durduğu, ama her zaman susadığı ve su içmek istediğinde suyun çekildiği söylenir. Elmalar da başının üzerinde asılı durur ve onları toplamak istediğinde, rüzgarın hareket ettirdiği dallar geri çekilir. Kocaman bir taş da başının üzerinde asılı durur ve sürekli üzerine düşeceğinden korkar.”

Hyginus, Fabulae

Tantalos, Anaerkil Bir Halkın Temsilcisidir.

Tartaros’a gönderilen pek çok kahraman gibi Tantalos da, Olympia öncesine ait Titan kültürünü benimseyen Helen öncesi anaerkil Pelasg kültürünün kahramanıdır.

Öte yandan Lecretius, Tantalos’un hikayesini rasyonel bir bakış açısı ile ele alır. Ona göre, Tantalos’un işkencesi gerçek değildir ama batıl inançların kurbanı olmuştur.

“Ve şüphesiz o işkenceler

Acheron’da, derinliklerde, hepsi bizimdir

Burada, bu hayatta. Tantalos yok, bitkin

Masallarda anlatıldığı gibi, asılsız bir dehşetle,

Havada asılı duran dev kayadan korkar:

Ama, daha ziyade, hayatta Tanrıların boş bir korkusu

Ölümlülüğü çağrıştırır ve her biri korkar

Şansı yaver giderse.”

Lecretius

Halikarnas Balıkçısının Yorumu

Halikarnas Balıkçısı, Anadolu Efsaneleri kitabında Tantalos’un öyküsünü anlattıktan hemen sonra bu hikayenin kökenini tartışır. Ona göre, Tantalos, anaerkil toplum düzeninden babaerkil toplum düzenine geçiş dönemin de yaşamıştır ve anaerkil düzeni savunduğu için, babaerkil toplum tarafından böyle bir cezaya çarptırılmıştır.

"Kralın tanrılar aracılığıyla sahip olduğu nimetler sayesinde kibirli birine dönüşmesi yüzünden cezalandırıldığı söylense de asıl sebebin Anadolu’da yerleşmiş olan ve ana tanrıçanın etrafında şekillenen anaerkil düzeni benimsemesi sonucunda Olimpos düzenine aykırı davranması olduğu düşünülmektedir" (Erhat, 1996).

“Tantalos muhakkak çok eski matriyarkal bir çağda yaşamıştı. Çünkü Sypilos Dağı’nda ana tanrıça Kibele’nin bir Hitit kabartması olduğu gibi, arkeolog Texier tarafından tahrip edilen tantalos mezarının ta tepesinde de koca bir taş fallo (erkek üreme organı) vardı. Kendisi matriyarkal toplumun çökmek, patriyarkal bir toplumun kurulmak üzere olduğu bir zamanda yaşadığı için patriyarkal bir dine inananlar tarafından kafir sayılırmış ve patriyarkal dinin erkek tanrıları olanlar tarafından yukarıda anlatılmış olan cezaya çarptırılmıştır.”

Anadolu Efsaneleri, Halikarnas Balıkçısı

"Tantalos’un dalları gibi gece yarısı

Çekilir geriye, uykular insafsız."

Behçet Necatigil

Kral Tantalos, edebiyata ve şiire de ilham kaynağı olmuş şairlerce  anılmıştır..

"Özellikle yerli ve yabancı şiirlerin başlıklarında ya da içeriklerinde rastladığımız Tantalos’a değinen şairlerden biri de Behçet Necatigil’dir. Necatigil; çoğunlukla tarihi, efsanevi ve mitolojik isimleri telmih (hatırlatma) ve teşbih (benzetme) sanatları aracılığıyla şiirlerine konuk etmektedir "(Berbercan, 2020). Sahipsiz Gölge şiirinde de şair, uykularının kaçmasını Tantalos’un yiyecek almayı umarak uzandığı dalların ondan uzaklaşmasıyla özdeşleştirmektedir.

Tantalos İşkencesinden bahseden bir başka şair ise Orhan Veli’dir. Bir dönem ayrı yaşamak zorunda kaldığı sevgilisi Nahit Hanım’a yazdığı mektuplardan birinde “Tental azabı” olarak geçen Tantalos İşkencesi, Orhan Veli’nin kendi anlatımıyla varlık içinde yokluk çekmek olarak tasvir edilmektedir (Karataş, 2020).

“Her zaman bahsettiğim bir Tental azabı vardır. O azabı bugünkü halime tercih ederim; tek senin yanında olayım.”

Tantalos’un Mezarı‘ndan ilk bahseden ünlü gezgin ve coğrafyacı Pausanias’tır. Hellas’ın Tasviri isimli kitabında, Tantalos’un Mezarı’nın Sypilos Dağı‘nda olduğundan ve mezarı gördüğünden bahseder. Tantalos’un aksine oğlu Pelops‘un, Troya kralı İlos tarafından ülkesinden sürüldüğünü de ekler. Mitolojik öykülere göre de Pelops, Anadolu’yu terk ederek, Yunanistan’a göç edecek ve Yarımadaya Peloponez adını verecektir.

Pausanias‘ın bu yorumu, 19.yy arkeologlarını bölgede araştırma yapmaya teşvik eder. Yamanlar Dağı’nın Bornova Ovası‘nda keşfe çıkan arkeologlar Bayraklı’ya bakan yamaçlardaki mezarlardan en büyüğünün “Tantalos’un Mezarı” olduğunu iddia ederler.

Daha sonraları keşfe gelen Chaerles Texier, bölgede bulunan 12 tümülüste araştırmalar yapmış ve Tantalos’un Mezarı olarak özdeşleşen tümülüsü kazarak planını ortaya koymuştur. Texier’e göre, tümülüsün üzerinde bulunduğu kale ve çevresindeki ev kalıntıları Tantalos’un kentine aittir.

Ancak Texier ile aynı dönemde yaşayan İngiliz jeolog William John Hamilton, Texier’in görüşüne katılmaz. Ona göre, bu kalıntılar eski Smyrna kentine aittir.

Arkeoloji dünyası, bu kalıntıların Tantalos’un Mezarı olduğu konusunda fikir birliğine ulaşamamıştır.

Bugün Manisa’da bulunan Spil Dağı’nda Tantalos’un kızı Niobe’nin Ağlayan Kayası ve oğlu Pelops’un tahtı bulunmaktadır.

Öte yandan İzmir Yamanlar Dağı üzerinde bulunan ve tektonik bir göl olan Karagöl bulunmaktadır. Efsaneye göre, Zeus Tantalos’u Spilos Dağı’ndaki bir yarıktan Tartaros’a gönderdikten sonra, bu yarık daha sonra göl haline gelmiştir. Bugünkü Karagöl olarak bilinen gölün, Tantalos Gölü olduğuna inanılır.

Kaynaklar

Berbercan, M. T. (2020). Behçet Necatigil ve şiir dili hakkında. Türük Uluslararası Dil, Edebiyat ve Halkbilimi Araştırmaları Dergisi, (22), 15-23.

Erhat, A. (1972). Mitoloji sözlüğü (Vol 12). Remzi Kitabevi.

Karataş, C. (2020). Orhan Veli’den sevgilisi Nahit Hanım’a mektuplar: kısa bir bakış. F. Sakallı (Ed.), Bir garip Orhan Veli (s. 39-50) içinde. İlbilge Yayıncılık.

Sargın, Y. (2020). Epigrafik belgeler ve antik edebi eserler ışığında Magnesia ad Sipylum. Manisa Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 18(Armağan Sayısı), 439-453.

Yakut, A. (2015). Smyrna’yı MS 177 yılı depreminden kurtaran Aelius Aristeides’in 18. 19. ve 20. söylevleri. Tarih Araştırmaları Dergisi, 34(58), 489-506.

Aksoy, F. (2018). Tarih öncesi çağlardan Roma’nın yıkılışına kadar Spil Dağı’nın (Sipylos) tarihi ve arkeolojisi. [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Celal Bayar Üniversitesi.

Arthistory Saliha Ünal







Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER SANAT-KÜLTÜR DUYURU Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI