Bugun...


SALİHA ÜNAL

facebook-paylas
KADIKALESİ-ANAİA ANTİK KENTİ.
Tarih: 05-08-2019 11:18:00 Güncelleme: 05-08-2019 11:18:00


Kuşadası' nı ziyaret ettiğinizde mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri Kadikalesi Anaia Antik Kentidir.
Kuşadası’nın sadece 8 km güneyindeki Kadıkalesi, antik ve ortaçağın sahil yerleşimlerinden Anaia’nın limanına hakim, Ege ve dolaysıyla batı Akdeniz ticaretinde önemli bir güzergah olan Samos Boğazı’nı denetleyecek bir konumda, yapay bir tepecik yani bir höyük üzerinde yer almaktadır. Bu nedenle de Kadıkalesi Höyüğü Pre-Protohistorik, Bizans ve Osmanlı dönemi yapılaşmalarını barındırır.
Arkeologlar, bulguların Kuşadası'nın tarihinin birçok yönüne ışık tuttuğunu belirtiyor. 
Kadikalesi'nde yapılan kazılar, 2001 yılında Kuşadası Belediyesi, Ege Üniversitesi Kültürü ve Kültür ve Turizm Bakanlığı işbirliği ile başladı. 2017 yılına kadar birçok şaşırtıcı bulgu vardı ve keşfedilecek daha çok şey var..Yapılan
çalışmalarda ilk buluntular yerli ve yabancı ziyaretçilerden çalınıp buraya atılmış cüzdanlar, kredi kartları, kimliklerden oluşuyordu. Yine ilk yıllarda arkeolojik çalışmalardan önce, açılmış çok sayıda kaçak kazı çukuruna rastlanmış. Kadıkalesi-Anaia, yapılan birçok kazı ve yüzey araştırması sonucunda bölgenin ilk iskan tarihini Neolitik Çağ'a, yani yaklaşık günümüzden 10 bin yıl öncesine kadar götürüyor. Bulgulardan anlaşılıyor ki Kadıkalesi, 13. yüzyılda Bizans taşrasında üretilen ve Anaia limanı aracılığı ile deniz aşırı ticareti yapılan seramiklere ilişkin çok büyük ve önemli üretim merkezi olarak varlığını sürdürmüş.
Kazı çalışmaları sırasında ele geçen çanak çömlek buluntuları höyükteki ilk yerleşimlerin Son Kalkolitik Çağ’a (M.Ö. 4000–3000) gittiğini göstermektedir. Kadıkalesi’nin en erken yerleşimcileri burasını tatlı suyu, denizden ve sulak alandan kolaylıkla elde edilebilecek besin kaynakları nedeniyle tercih etmiş olmalıdır. 2002 yılında bulunan bronz Hitit heykelciği Anaia’nın İ. Ö. 2. binde Hitit – Myken ilişkileri içinde önemli bir yer olduğunu göstermesi açısından önemlidir. Anaia’nın İ.Ö.1050 tarihlerinden itibaren başlayan Hellen kolonizasyonuna ilişkin yaşamı Protogeometrik çanak-çömleğin yoğunluğundan anlaşılır. Sondajlardan gelen bu buluntuların yanında, sonraki dönemlere yani Geometrik, Oryantalizan, Arkaik, Klasik, Helenistik, Roma ve hatta Erken Bizans buluntuları, kalenin Geç Ortaçağ yapılaşmalarının duvar dolgusu içinde, höyüğe düzlükteki antik kentten taşınmış topraktan gelen seramik parçaları olarak kendini gösterir.

Kadıkalesi’nin ilk Ortaçağ surunun, 12. yüzyılda Batı Anadolu’ya Türk akınlarına bağlı olarak, Komnenoslar (1081–1185) zamanından olabileceği buluntularla ortaya konmuştu. Nitekim, Laskarisler (1204-1261) dönemine ait mevcut kalenin güneyinde gerçekleştirilen höyük sondajları sırasında, bu döneme atfedilen sur ve burç parçaları açığa çıktı. Doğrudan protohistorik höyük üzerine oturmuş bu geniş duvarların taşları Laskaris duvarlarında kullanılmıştı ki bunların çoğunluğu antik yapılardan devşirilmişlerdi. Son yıllardaki kazılarda kale içinde ortaya çıkan anıtsal boyutlardaki kilisenin planı ve alt yapısı 5. veya 6. yüzyıl gibi erken dönemlerden olmakla birlikte, burası 13. yüzyılda Laskarislerin Anaia başpiskoposluğunun ikametgahıydı. Yoğun kazı buluntuları kalenin 13.-14. yüzyılda tüm Akdeniz çanağına ticari yayılımı olan çömlekçiliğe de ilişkin bilgi sunarlar.

Kuşadası'nda Kadikalesi Anaia Antik Kenti Tarihi

Kuşadası yerleşimindeki Kadıkalesi Anaia Antik Kenti, tarih öncesi dönemle Osmanlı İmparatorluğu'na kadar farklı nüfuslarca defalarca kullanılmıştır. Dolayısıyla bu medeniyetlerden çok çeşitli kalıntıları görebiliriz.

Kadikalesi, Dilek Yarımadası ile Samos adası arasındaki kanalın kontrol edilebileceği bir yerde bulunmaktadır. Bu kanal, Ege Denizi'ndeki ticaret trafiği için önemli bir geçit noktasıydı.

Kuşadası'ndaki Kadikalesi Anaia Antik Kentinin Önemi

Sahada 23 metre yüksekliğinde ve 250 metre çapında büyük bir höyük bulunmaktadır. Bu höyükte arkeologlar 13. yüzyıla kadar uzanan bir Bizans kalesi buldular. Bizans Kalesi'nin şehri koruma altına alması gerektiği sonucuna vardılar. Denize 200 metre mesafede.

Sitede, çok sayıda kap ve vazo bulundu. Bunlar Neolitik Çağ'a aittir, yani bu nesnelerin 8.000 ila 10.000 yıl kadar eski olduğu anlamına gelir. Bir başka şaşırtıcı bulgu da Roma Çağı'ndan bir Hera Tapınağı'nın bulunduğunu gösteren mezarlardır.

Piskoposluk ve Başpiskopos Merkezi Anaia

Kadikalesi Anaia Antik Kenti, Hıristiyanlığın bölgedeki ilk din haline geldiği bir Piskoposluk Merkezi oldu. Bizans Dönemi'nde kentte seramik ve cam üretimi olduğuna dair kanıtlar var. Anaia 13. yüzyılda bir Başpiskoposluk Merkezi oldu ve böylece Bizans İmparatorluğu için bir dini ve ticari merkez olarak önemli bir şehir oldu.

Anıtsal Kilise - Manastır Kompleksi

2005 yılında, kazı ekibi çarpıcı bir keşif yaptı. Yığından sonra, bir kilise ve bir manastır, daha sonra 12. ve 13. yüzyılda piskopoya ait olduğunu kanıtladı.

Kadikalesi Anaia Antik Kenti 1300 yılında Türklerin eline geçti. 14. yüzyılda Aydınoğulları ve 15. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu kenti yönetmişti. Prof. Dr. Zeynep Mercangoz'a göre, kale sadece koruma amaçlı yapıldı. Temel olarak limanı ve şehri korumak anlamına geliyordu. Prof. Dr.Mercangôz kazılarla ilgili olarak şöyle diyor: “Şehrin ticari amaçlı toprak tencere üretimi için bir merkez olduğunu keşfettik. 2006 yılında bir kilise ve bir manastır bulduk ve ilk olarak kalenin bu ibadet yerlerinin yanı sıra ticari alanlarını korumaya yönelik olduğunu düşündük. Şaşırtıcı derecede büyük bir anıtsal altyapı keşfettik. Muhtemelen 5. ya da 6. yüzyılda, bu altyapının üstüne sütunlarla bir bazilika inşa edilmiştir. Daha sonra, Bizanslıların son yıllarında bazilika, bazı flamalar ve sütunlar duvarlara gizlenmişti. Batıya evler inşa edildi. Güneydoğu köşesine, bir sarnıç ve bir şapel eklenmiş ve kompleks oldukça büyük olmuştur. Deprem nedeniyle binanın çöktüğünden şüpheleniyoruz. Orta Bizans döneminde, bina restore edilerek tekrar kullanılmıştır. O yıllarda, piskopos, 13. yüzyılda başpiskoposluk merkezi oldu. Bu gerçekleri bilmek anıtsal yapıyı daha da etkileyici kılıyor. Mimari detaylar bize hala analiz edip keşfedebileceğimiz birçok fırsat veriyor.

Kalenin içinde 2005 yılında açılmaya başlanan bir kilise-manastır kompleksi savunma yapılarında bulunan şapellerden çok daha anıtsal. Kadıkalesi'nin çok büyük ve önemli üretim merkezinin varlığını söylemek mümkün. 2007'de bulunan bir ikona kalıbı da Kadıkalesi'nde, sadece manastırlarda üretilen kutsal resimlerin bile, muhtemelen buradaki manastırın himayesinde üretildiğini gösteriyor.
1. Dünya Savaşı'nın izleri..
Yazlık sitelerin göğsündeki tarihi bir mücevher olarak düşünülen Kadıkalesi'nin, kazı çalışmaları sırasında 1. Dünya Savaşı'nda yapılmış tabyalar ile karşılaşılmıştır. Kazılar sur içinde ve sur dışında olmak üzere iki ana sektörde yürütülüyor. Kazı çalışmalarında Bizans ve Bizans öncesi çağlara ilişkin pek çok bilimsel sonuca ulaşılmış. Kale girişinin hemen önünde yapılan çalışmaların amacı kale içindeki mekan organizasyonunu anlamak. 2001 yılında bilimsel kazılar başlayana kadar, zaman zaman bilimsel incelemelere konu olan sitin, kalenin inşa tarihinden de önceleri iskan görmüş olduğu anlaşılmakta ve antik kaynaklardan tanıdığımız Samos'un uydusu Anaia ile özdeşleştirilmektedir.

 





FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI