Bugun...



MARSYAS ACININ HİKAYESİ..

ÇİNENİN KANAYAN SUYU..

facebook-paylas
Tarih: 22-01-2023 22:29

MARSYAS ACININ HİKAYESİ..

MARSYAS ACININ HİKAYESİ..

ÇİNENİN KANAYAN SUYU..

Yeteneğin cezası ölüm değil ödül  olmalıydı.

Anadolu'nun güzellikleri anlatmakla bitmez.Marsyas'ın ibretlik hikayesinden söz etmek isterim bu kez.. Ülkemizin çeşitli müzelerinde Marsyas'ın heykellerine rastlarız çünkü, Anadolu'nun bir çok müzesinde Marsyas heykellerinin bulunmasının nedeni mitin bu topraklarda yaşanmış olmasıdır.

Marsyas, Yunan mitolojisinde yaşlanmış satyroslardan biridir. Satyros, yarı insan yarı keçi biçimindedir.

Marsyas, kimi anlatılara göre Orpheus’un da babası olan Trakya kralı Oiagros’un (Oiagros Thrakya kralı ve muhtemelen bir ırmak tanrısı olup, ilham perisi (Musa) Kalliope ile evliliğinden Orpheus doğmuştur.) kimi anlatılara göre de aulos adlı müzik aletini icat eden bilindik Frigya müzisyenlerinden biri olan Hyagnis’in oğludur.  Frigya'nın Kelanai (Dinar) kentinde doğmuş Marsyas.

Marsyas, Doğa Tanrısı olan Pan için methiyeler döker, öyküler anlatır, şıirler yazar, flütüyle şarkılar  seslendirir gezermiş.  Pan, Yunan mitolojisi'nde kırın, satirlerin ve çobanların tanrısıdır. Bu tanım, Pan'ı doğa ile doğrudan ilişkili kıldığı için pastoral bir nitelik taşısa da Pan'ın bütün görsellerde, mitoslarda yarı keçi yarı insan suretinde tasvir edilmesi, fiziksel görünümü itibariyle,  onu korkutucu bir figür haline getirmiştir.

Marsyas, büyüdükçe müziğe merak sarmış. Frig havaları besteleyip, yurdunun doğa tanrısı Tanrı Pan için çalarmış  yani öylesine severmiş müziği. O zamanlara kadar bir tuluma çeşitli düdükler takılır, öyle değişik sesler elde edebimiş eski insanlar. Marsyas ise  başka başka düdüklerden çıkan sesi, bir tek kamışa yedi delik açarak, bir düdükten elde etmiş.

Gür Ormanlarla kaplı Frig dağlarında hem çalıp hem dolaşırken, güzel sanatlar Tanrısı Apollon'a rastlamış ve Tanrıya meydan okumuş..

Oysa Tanrı Apollon'un üç telli lir'i nasıl çaldığı dillere destan...

Marsyas kısa sürede ünü her yere yayılan bir müzisyene dönüşür ve bu bir gün Tanrı Apollon' un kulağına dek gider. Marsyas öyle güzel çalar ki ünü dağları aşar, ırmakları coşturur, ağaçları şaha kaldırır. Güzel Sanatlar Tanrısı Apollo bunu bir meydan okuma sanarak Marsyas' ı Frig Kralı Midas, halkın ve su perilerinden oluşan bir hakemlerin huzurunda bir yarışmaya çağırır. Yapılacak yarışma sonrasında kazanan kaybedene dilediği cezayı verecektir.

 

Mite göre, Athena bir gün yapmış olduğu iki uçlu kavalı Menderes kıyısında mutlu mesut çalarken suda yüzünün yansımasını görür ve yüzünün aldığı buruşuk, şişik halden tiksinerek kavalı bir kenara atıp gider. Bir başka anlatıda ise,  bunu yapmasının sebebi olarak Hera ve Afrodit’in onunla dalga geçmesi olduğu gösterilmektedir. Anlatıya göre; Hera ve Afrodit, Athena kaval çalarken yüzünün aldığı şekille dalga geçtikleri için Athena duru bir su kıyısına inerek, orada sudaki aksine bakıp kavalı çalmaya başlar ve bu sırada yüzünün halini görünce sinirlenip kavalı atar ve onu kendisinden sonra kullanacak olan kişiye lanet eder. Bunun ardından durumdan haberi olmayan Marsyas kavalı bulur ve çalmaya başlar. Çıkardığı ses öyle güzel ve doğaldır ki bu müzik aletine hayran kalır, hatta kavalın müziğin tanrısı Apollon’un liriyle yarışabileceğini söyler.

Yarışma, tanrı Tmolos’a ait olan Bozdağ’ın eteklerinde yapılır, jüri olarak da dokuz müz ve kral Midas seçilmiştir. Apollon üç telli lirini çalarken müzler de ona eşlik ederek şarkı söylerler. Marsyas kavalını çalmaya başlayınca ise herkes onu hayretle dinler, halk onu alkışlamaya başlar, müzler Apollon’a oy verirken Midas da Marsyas’a oy verir ve böylece eşitlik olur.

Yarışmanın sonunda eşitliğin bozulması için Apollon bir şart öne sürer. Burada da karşımıza iki farklı anlatı çıkmaktadır: Bir anlatıya göre Apollon lirini ters çevirerek çalmaya başlar ve aynısını Marsyas’ın da yapmasını bekler ancak Marsyas bunu yapamaz. Diğer anlatıya göreyse Apollon lirini çalarken şarkı söyler ve Marsyas’tan da bu beklenir ancak üflemeli bir çalgı çalan Marsyas bunu yapamadığı için kaybetmiş sayılır. Bu halde kral Midas yine de kavalın lirden daha üstün olduğunu söyleyince Apollon tarafından kulakları eşek kulaklarına dönüştürülerek cezalandırılır.

Yarışma sırasında Marsiyas’tan yana tavır takınan Kral Midas’ında kulaklarının iyi duymadığını söyleyerek onun kulaklarını eşek kulağına dönüştürür. Fakat daha sonraları Marsiyas’a haksızlık yaptığını düşünerek Marsiyas’ın bedenini ırmak şekline dönüştürür. Günümüzde Çine Çayı olarak bilinen bu ırmak antik dönemlerde Marsiyas ismiyle anılır.

Marsyas ise bir tanrıyla boy ölçüşmenin cezası olarak bir ağaca bağlanır ve derisi yüzülerek öldürülür. Müzler ise bu cezanın gereğinden fazla olduğunu düşünerek, ağlamaya, yakarmaya, Marsyas için ağıt yakmaya başlarlar. Apollon da verdiği cezadan pişman olup lirini kırar ve bir daha çalmaz, ayrıca Marsyas’ı bir ırmağa çevirir. Marsyas’ın derisinin yüzüldüğü o yerden günümüzde Çine Çayı geçer. O gün bugündür acıyla akar Çine çayı.

Ahhh anadolu!!!

Anadolum..

Güzellemeler, koçaklamalar, mitler, efsaneler, söylenceler toprağı...

Anadolu'nun her yüzü bir başka güzeldir. Her duyduğunuz efsanede her dinlediğiniz bir başka mitte şaşırtır , kendine hayran bırakır sizi..

Aydın yöresi ise bütün Anadolu ve Ege toprağı gibi Antik Çağ efsaneleri yönünden zengin bir bölgedir.







Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER SANAT-KÜLTÜR DUYURU Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI